tours estambul ve islam savasları33

tours estambul ve islam savasları33

 tours estambul en güzel bilgileri yazan tours estambul diyorki kabbinizin kitâbı sizdedir, yanınızdadır; belâlini de apaçık gös-l^l’^ededir, harâmmı da. Farzlarını da apaçık bildirmededir, üstün lifini de. Bir hükmü kaldıran âyeti de açıklamıştır, hükmü kal-' ı-n ıivt,iletir nvimptiprini de. An-
da. Anlamı herkesçe anlaşılanı da beyan edilmiştir, anlaşılmayanı da. Kısaca anlatılanları tefsir edilmiştir, müşkül anlaşılanları açıklanmış, bildirilmiştir, öyle hükümleri vardır ki, o kitabın, mutlaka bilinmesi için ahit alınmıştır, öyle hükümleri de vardır ki kulların, onları bilmemesi de câiz sayılmıştır. Öyle âyetleri vardır ki
kitapta farzdır da neshedilişi, sünnetle bildirilmiştir. Öyle âyetleri de vardır ki sünnetle vâcip olmuştur, kitaptaysa terk edilmesine ruhsat verilmiştir. Bazı hükümleri vaktinde vaciptir, ileri zamanlarda hükmü geçer. Haramlarının da hükümleri çeşit çeşittir; öyle büyük tours estambul haramlar vardır ki onları yapana cehennem vardır; öyle küçükleri de vardır ki onları yapanların suçlarını örter, bağışlar. Öyle hükümleri vardır ki en azı da makbûldür, en çoğu da yapılabilir.
iUlahu Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri’ne binlerce hamdu jjiıalar. Resûl-i Ekrem efendimiz (s.a.v.) Hazretleri’ne bu l^itaptaki harfler ve kâinattaki harfler adedince selatu jelâm olsun.
Yine onun ashabına ve Hz. Ali (r.a.) efendimize binlerce selâm olsun. Allah hepsinden ebeden razı olsun.
Hz. Ali, her zaman hakkı, adaleti, Allahın şeriatını icrâ eden, mazlumlara yardımcı, dost, zâlimlere ise düşmân idi. O’nun adâlet anlayışında, hiç kimse için bir ayrıcalık söz konusu olmayıp, Hakk’a âşık, adâlet timsâli bir zât idi.
Hz. Ali, ilimde ashâbm arasında en bilgini idi. Resûlullâh (s.a.v.) {fendimiz Hz. Ali’nin bu derin ilmini şöyle beyan etmişlerdir:
“Ben ilmin şehriyim, Ali de onun kapısıdır, şehre girmek iste-;en kapıdan gelsin.”
Kardeşlik mesnedinin seyidi, fütüvvet sofrasının kurucusu, ihsan ve ikram sahibi Hz. Ali.
Hz. Ali, bir sabah namâzı esnâsında İbn-i Mülcem tarafından bir kılıç-hançer darbesi ile vurulmuş ve aldığı yaralar neticesinde fehâdet şerbetini içmiştir.
Selâm sana, Ey ilim şehrinin kapısı!
Selâm sana, Ey Resûlullâh (s.a.v.) Efendimizin kardeşi!
Selâm sana. Ey müminlerin velîsi
Selâm sana. Ey hakkında Allah Resûlü tarafından;
“Ali’ye söven bana sövmüştür, bana söven de Allah’a sövmüş olur.” “Ali ile savaşan benimle savaşmıştır, benimle savaşan da Allah savaşmış gibi olur.”
“Ey Ali! Ben Kur’ân’m tenzili için savaştım, sen de tevili için sa-
buyurulan
Selâm sana, Ey Hizbullah’ın İmâmı!
Hz. İmâm Ali (r.a.) buyuruyor:
“İyilerle kötüler senin yanında aynı değerde olmasın. Çünkü bu iyileri iyilik yapmaktan soğutur, kötüleri de kötülük yapmak cüretli kılar.”
“Son veda haccı idi peygamber efendimizin On sekizinci günü Zilhiccenin.
Çıktı yüksek bir yere ol Mustafâ,
Yanına aldı Ali’yi, bâsafâ.
Dinleyiniz ey garib ümmetlerim.
Anlatayım size vasiyetlerim Aranızdan ayrılığım çok yakın,
Hak yoldan çıkmayın, aman, sakın.
Bana îmânı olanlar, dinleyin,
Allah’ın fermânını siz belleyin.
İki muhkem şey bırakırım size,
Haşr’e dek rehber olur bunlar size.
Birisi, Allah’ın Kur’ân’ıdır,
Diğeri, Ehl-i Beyt’in irfânıdır.
İşte aldım ben Ali’yi yanıma,
Son sözü tekrarlarım ihvânıma.
Canla, başla siz Ali’ye sarılın.
Böylelikle Hak yoluna doğrulun.
Ben, kimin Mevlâsı olduysam heman,
Ali de Mevlâsıdır, onun her zaman.
Kim beni severse, sever Ali’yi,
Ayrı bilmez. Peygamberle, velîyi.
Kim, Ali’ye düşman olursa heman,
O, benim de düşmanımdır her zaman.
Sonra dedi, ol Muhammed Mustafâ, (s.a.v.)
Ey ashâbım eyleyin ahde vefâ.
Sonra kaldırdı elini Fahr-ı Cihân,
Dedi: Yâ Rab! Şâhit ol sen de hemân.
Allâh’ım sen de sev Ali’yi seveni.
Sen de sevme Ali’yi sevmeyeni.
yardım eyıe: aii nm yaranına, jjer kim Ali’den kaçarsa ey Hüdâ! g’nu benden dâima eyle cüda.
Kiıîi hakâret eylese bu Ali’ye, ya^ husûmet eylese ol velîye gen iki cihânda onu kıl hakir, gu duamı müstecâb et yâ Kadir! İşitince hep sahâbe bu sözü,
Vecde geldi, güldü hepsinin yüzü.” İmâm Ali İslâm’ın onurudur.
Hz. Ali’yi seven saadete erişmiştir, ona düşman bulunan şakidir, ier türlü günahı işleyen hayduttur. İmâm-ı Ali’yi sevmek îmandan îflir, ona düşmanlık küfür ve nifâktandır.
Hz. Ali, kerem sahibi, cömert, âlî-cenâb, âdil, ziyadesiyle merha-getli, re’y ve tedbir sahibi, asla doğruluktan ayrılmaz; hıyânet, kin, jarez, gizli husûmet bilmez, gıll ü gışştan âzâde, güleryüzlü, mizah dâtifeyi sever, cesur, şecâat sahibi, fevkalâde fasâhât ve belagata îtelâkat-i lisana mâlik; edib, şair ve zamanın bütün ilmine vakıf ir zât olup, tours estambul bâtmî ilimle de mücehhez idi.
İslâm olarak doğan, dâvete ilk uyan ve erkeklerden ilk Müslüman k, Hicret’ten önce ve Hicret gecesi, canını Hz. Resûlullah’a feda toeyi, şükür secdesine kapanarak kabûl eden; Bedir’de, ühud’da, îendek’te ve yapılan bütün savaşlarda, İslâm’ı yücelten, Hayber’i ilan Hz. Ali’dir.
Hz. Peygamber’i yıkayan, defneden ve ancak İslâm’ın bölünrae-için çaba harcayan, Hz. Ali’dir.
Halifeliğinde Şam ülkesinden başka, bütün İslâm diyarında hii-®öi yürüten fakat Hakk’a kavuştuğunda ancak dört yüz dirhemi ^an Hz. Ali’dir.
Geçiminde kendini taklide kalkışana, “Ben ımuninlerin emiri-onların en yoksulunun geçindiği gibi geçinmek zorundapm!’ Wan. kısın ısınmak için sırtına attığı köhne kadife parçasını bile,
Hz. Ali ancak ulvî fikir, prensip ve kutsal dava için, doğruluk uğruna cenk ederdi. Hatta icap ettikçe İslâmiyet için, Hz. Peygamber için, canını feda etmekten katiyen çekinmezdi.
Hz. Ali, tek İslâmiyet sarsılmasın da, varsın kendi sarih hakkı çiğnensin diye düşünüyordu.
Hz. Ali ne mala, ne mevkie, ne makama ve ne de dünyaya önem verirdi. Katiyen ihtirâs sahibi değildi.
Hz. Peygamber, “Ben Kur’ân’m inişi üzerinde, onu kabul ettirmek için savaşmadayım, Ali ise onun teVili için, hükmünün gereğini bildirmek için savaşır!” buyurmuşlar, “O’nun, bey’atinden dönenlerle, gerçekten sapıp zulmedenlerle ve ok yaydan çıkar gibi dinden çıkanlarla savaşacağını!” söylemişlerdir. Hz. Ali de bunu, Hz. Resûl’den rivâyet etmiştir.
Hz. Ali, Cemel Savaşında bey’atinden dönenlerle, Sıffin Savaşı’nda gerçekten sapıp zulmedenlerle, Nehrevan Savaşı’nda da dinden dönenlerle savaşmıştı.
Hz. Ali en yüce makam olan şehâdet makamına ermiş, canından fazla sevdiği Hz. Resûlullah’a kavuşmuştu.
tours estambul yazdı..