tours estambul ve insan ile din bilgisi67

tours estambul ve insan ile din bilgisi67

 sizlere en güzel bilgileri yazan tours estambul diyorki Hazret-i Mu’âviye ve hazret-i Amr ibni Âs “radıyallahü teâlâ anhümâ”, hiçbir bozuk düşünce ve sebeb ile, hazret-i Alî ile “ker-remallahü vecheh” harb etmediler. Hazret-i Osmânm kâtillerinin yakalanmasım ve bunlara kısâs yapılmasını istediklerini söylemişler ve hazret-i Alînin kendilerinden dahâ yüksek ve dahâ üstün olduğunu bildirmişlerdir. Ölünciye kadar her yapdıklan, her söyledikleri, îmânlannm varlığını ve kuvvetli olduğunu göstermişdir. Bütün düşünceleri, bütün çalışmalan, hep Allah için, hep islâmiy-yet içm olmuşdur. Her iki tarafm da aynı da’vâ, aynı maksad için döğüşdükleri (İzâle>tül-hafâ)nm dörtyüzdoksandördüncü sahîfe-sindeki hadîs-i şerîfde açıkça bildirilmekdedir.
42 — İmâm-ı Muhammed Birgivînin “rahmetullahi teâlâ aleyh” (Tarikat-i Muhammediyye) kitâbında ve bu

r^nibi, onlara çok benzerler. Öyle olur ki, onlardan biri, ana-S etse, ümmetimden de öyle yapanlar olur, krâfl oğuUan
fırkaya ayrıldı. Benim ümmetim de yetmişüç fırkaya ay-junlann yetmişikisi bozuk inanışlanndan dolayı Cehenneme jfcekdir. Yalnız bir fırkası, girmeyecekdir). (O fırka, hangisi-jdenildikde, (Benim ve Esbabımın yolunda olanlardır) buyucu, İsr^ oğuUannm, Mûsâ aleyhisselâmdan sonra yetmişbir, aleyhisselâmdan sonra yetmişiki fırkaya ayrılmış olduklan,
®el ve Nihal) ve (Berika) kitâblarında yazılıdır. İnanışlanndan iîlayı Cehenneme girmekden kurtulacak olan bu bir fırkaya, thli sünnet vekemâ’at) mezhebi denir. Yetmişiki fırkadan herli,kendisinin Ehl-i sünnet olduğunu söyliyor. Kendisinin Cenne-îşdeceğine inanıyor. Bu iş, söylemekle, sanmakla anlaşılmaz, iodennve işlerin, âyet-i kerîmelere ve sahih hadîslere uygun ol-33S1 ile anlaşılır.
Ehl-i sünnet mezhebi de, (Mâ-türîdı) ve (Eş’ari) olarak ikiye «)™ş ise de, ikisinin aslı bir olduğundan ve birbirlerini kötüle-ıdiKİerinden ikisi bir sayılır. Ehl-i sünnet fırkası, ibâdetde ve bü-Şinişlerde dört mezhebe ayrümışdır. Dördünün îmânı hep bir ol-üü^dan, hepsi bir fırkadır. Bu dört mezheb, âyet-i kerimelerde hadîs-i şeriflerde açıkça bildirilmemiş olan hükmlerde, birbirle-’®den ayrılmışlardır. Hepsi, bu bükmleri anlamak için ictihâd et-®iŞ,Çok uğraşmış, başka başka anlamışlardır. Kur’ân-ı kerîmde ve lıadîs-i şeriflerde açıkça bildirilmiş olan hükmlerde aynhklan yok-
Böyle, ma’nâlan açık ve kat’î olan nasslarda ictihâd yapılmaz. Açıkça bildirilmiyen, inanılacak şeylerde ictihâd ederken, yanılan ^ olmaz. Böyle yanılarak, i’tikâdı bozulmuş olan yetmişiki Arkala (Bid’at sahibi) veyâ (Dalâlet ehli), ya’nî (Sapık) denir. Fekat, ^"mlara kâfir denilmez. Dinde açıkça bildirilmiş olan şeylerden bir ’^ânesine bile inanmıyanın îmânı gider. Kâfir olur. Yanlış ictihâd ederek îmânı gidenlere (Müihid) denir. Yetmişiki sapık fırkadan Bâtınî Mücessime, Müşebbihe ve Vehhâbîlerden bir kısmının ve ibâhüerin müihid oldukları, (Reddülmuhtâr)da ve (Nı’met-ı ıslam)
îmân, korkusuz olmak, İslâm ise, teslim olmak ve k demekdir. Fekat, islâmiyyetde, îmân ve İslâm birdir “aleyhisselâm”m Allahü teâlâdan vahy olunarak getirdi&^r’^'* lerin hepsine kalb ile inanmağa (îmân) ve (İslâm) denir herler, kısaltılarak altı şeyin içine yerleşdirilmişdir. Bu altı*^ inanan, hepsine inanmış olur. Bu altı şey, (Âmentü)de bildiriE^ dir. tours estambul Her müslimânm Âmentüyü ezberlemesi ve çocuklanna ezber letip, ma’nâsmı öğretmesi farzdır. Bunun için, çocuklarını, hükû. metin izn verdiği Kur’ân-ı kerîm kurslarına göndermek lâzımdır (Herkese Lâzım Olan îmân) adındaki kitâbda, Âmentünün ma’nâsı uzun yazıhdır. Bunlara inanan insana (Mü’rain) veyâ (Müslimân) denir. İbâdetleri yapmağa, harâmlardan kaçınmağa, (İslâmiyyete uymak) denir. İslâmiyyete uyan müslimânlara (Salih) ve (Adil) denir. Eshâb-ı kirâmın hepsi, âdil, sâlih mü’min idiler. Tenbellik ederek islâmiyyete uymıyan müslimâna (Fâsık) denir. Fâsık da müslimândır. Ya’nî günâh işliyenin ve ibâdet yapmı-yanm îmânı gitmez. Fekat, ibâdete ve günâha ehemmıy^et vermi-yenin, ya’nî islâmiyyete kıymet vermiyenin, islâmiyyetin hükmle-rinden bir dânesini bile beğenmiyenin îmâm gider. îmâm olmayana, ya’nî müshmân olmıyana (Kâfir) denir. Ehl-i sünnet mezhebinden olmıyana (Mezhebsiz) denir. Mezhebsiz de, yâ sapık veyâ kâfir olur.
Kâdî-zâde Ahmed efendi “rahmetullahi teâlâ aleyh’, (Birgivî vasıyyetnâmesi) kitâbını şerh ederken, kırkdördüncü sahîfeden başlıyarak diyor ki, Allahü teâlânm yer yüzünde msandan Peygamberleri olduğuna inanmz. Peygamberlerin hepsi, Allahü teâlâ-nın onlara (Vahy) etdiği, ya'nî melekle bildirdiği (Ahkâm)ı, ya nî emrleri ve yasaklan, kendi zemânmda bulunan insanlara bildirmişlerdir. Bu insanlar, O Peygamberin (Ümmef)idirler. Peygambere inananlarma, (Ümmet-i icabet) denir. İnanmıyanlarına (Ümmet-i da’vet) denir. Peygamberlerin en sonra geleni (Muhammed) aley-hisselâmdır. Ondan sonra Peygamber gelmiyecekdir. Dünyânın her yerinde, her zemânda bulunan insanlann hepsinin ve cinmle-rin Peygamberidir. Hepsinin, Ona inanmalan lâzımdır.
Yeni bir din getiren Peygambere (Resûl) denir. Dahâ önce gönderilmiş bir Resûlün dînine uymağa çağıran Peygambere ise. (Nebi) denir. Her resûl, nebidir. Her nebî, resûl değildir. Resûl-lerin sayısı üçyüzonüç diyenler oldu. Peygamberlerin hepsinin sayısı kesin delil ile belli değildir. Yüzyirmidört bin olduldanm bildiren hadıs-i şerif (Haber-i vâhid)dir. Bir kişinin bildirdiği hadîs, sahîh olsa bile, zan ifâde eder. Bunun için sayılarını söyle-
tours estambul yazdı ve sundu..