tours estambul ve allah bilgileri22
bugün yine en güzel islam bilgilerini yazan tours estambul dediki —İnsunların imi !jcrlisi, kendi şerrinden korkandır (649).Cahil olana Rabbısinin dinini, şeriatının ahkâmını .sevdirmek için ona en nefis ve iyi malından bol bol verirdi. Evinde hizmetçinin sanatından yaptığını yapardı. Elbisesine öyle bir gUzel şekil ve biçim verirdi ki,aza larmdan hiçbiri belli olmazdı ve yanında oturanlar sanki başlarındakuj varmış gibi (vekar ve hareketsiz otururlardı). Yanında bulunanlaragtç-inişlerinin hikâyelerinden bahsederdi, insanların taaecüp ettiklerinden (onların hoşlarına gitmesi için) kendisi de taaccUp ederdi. Güldükleri hıısnsta da gülerdi (aleyhisselâm). Tatlı yüzlülüğü ve güzel sözlülüğü ve hükmünde adaletli olması, butun insanların gönlüne ferahlık verirdi Öfke kendisini küçük düşürmezdi. Hakkı yerine getirmekte asla kutur etmezdi. Yanında bulunanlara içinde bulunanın hilafına söz söylemezdi. F’cygambeı (aleyhisselâm) buyuruyor ki:
Peygamber (sallallaluı aleyhi vcsellem}\n yanına giren kimse hakkında (daha girmezken) Hz. Âişe’ye (radıyallahu anhâ):
—Kabilenin o en kötü oğlu, dedi ve yanına girdiği vakit onunla konuşmasını yumuşatıp onunla birlikte güldü.
Adam dışarı çıktığında Hz. Âişe bu durumu kendisine sorunca,
—İnsanların en şerlisi, insanların kendi şerrinden korunan kimtedir (651), buyurdu.
Nasıl olur ki. Peygamber (aleyhisselâm) o adama içinde bulunarat hilafına konuşlu. Ve ona arkasında, yüzünde söylediğinin aksini söylemek nasıl caiz olur?
Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'\n ona yaptığı muamele,omm gibisine, kalbine iman tam ınânâsiyle yerleşsin, onun sebebiylekavmi ve kendisine uyanlar İslâmî kabul etsinler, İslama boyun eğmesi için, ünsiyet kesbetmek, kalbini hoş tutmak için idi. Bu yönü ile bu gibi iy> Icr dünya işlerinde ünsiyet kesbetmek, hoş tutmak haddinden çıkıp dini siyasete, uhrevi maksatlara intikal eder. Peygamber
ve sellem), Allalı(ın ihsan eitıgi nmldan bol bol vererek kalblerini hoş lulmak. Islama bağlamak isliyordu. Nasıl olur da yumuşak sö/ söylemekle yapmaz bu işi?
Safvan (Ibn Ümeyyc) diyor ki; Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem), kendisi insanlardan en sevmediğim gibi olduğu halde bana mal verdi. Kendisi bana insanların en sevimlisi oluncaya kadar devamlı olarak bana mal verdi.
Peygamber (sallallahu alevin vesellem)\n adı gecen adam hakkında, Kabilenin en kolii cocıığıı demesi, gıybet değildir.
Bilakis o kimsede bildiği hususu, bilmeyene bildirmcklir. Onun halinden çekinsin, kendisinden kaçınsın, onun yanında bir şeye tam mâ-nâsiyle itimad etmesin diye. Bilhassa, bu adam kavminin içinde kendine itaat edilen, kendisine uyanı çok olan biri idi. Bu gibisi, zaruret için ve zararı gidermek için olduğu zaman gıybet olmaz. I3ilakis caiz olur, hatta ravilerin tahricinde bazı hadîsçilcı in ve şahidleri tezkiye edenlerin âdetleri gibi bazı hallerde vaciptir.
Berire'nin hadîsinde varid olan mu’dalm mânâsı nedir ki, Hz. Âişe Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellemjc Berire’nin velileri onu ancak velâ’ kendileri için olmak şartiyle satmaya razı olduklarını haber verince Peygamber (sallallahu aleyhi re sellem) buyurdular:
—Velâ' unların olmak şartiyle, Berire'yi salın al.
Hz. Âişe, ben Berire’yi salın aldım. Vela’nın akrabası için olmasını şart koştum ve Berire’yi azad eltim, sonra peygamber ayağa kalkıp halka hitap ederek şöyle buyurdu diyor:
— Kavimleriıı hu halleri nedir? Allahü leâlâ’nın kitabında olmayan şartı şart koşuyorlar. Allah’ın kitabında (Resûlullah’ın sünnetinde) olmayan her şart batıldır (652).
Halbuki Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Hz. Âişe (radıyalla-hu anhû)ye:
—Onlara şart koşmasını emretti (bu müşküldür).
Onlar da bu şart üzere sattılar (ki bu da mu'daldır). Eğer Hz. Âişe icla’nm (653) onlar için olmasını şart koşmamış olsaydı onlar Berire’yi —Allahü a’lem— Âişe’ye satmayacaklardı. Nitekim Âişe onların şartını kabul etmediği daha önceden Âişe’ye velûyı şart koşuncaya kadar sat-mamışlardı. Sonra Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) hile ve hud’ayı haram kıldığı halde o şartı ibtal etti.
i(ıS2t Iniatn Hııhari, Sahih .SO Kilahu'l-Mukateh: 2 ll.shıı M.ı Vccuzû Mm Şurûiı'l-MUkatcb'dc II:. Âışvir.a.) dan lahrıç cimnin'. Inıunı Mu\hw, Sahili. 20 Kılahu'l-lkl; 2 liabun Inncmc’l-\clii' I imen a'ıcka'da 8 (...) ılc yine Hz. Atic (r.a ) dan lahııv cımışiir.
105.1) Vcla': Yalcınlık demckıir; şer’an ısc vcla' köleyi n/ad eımckıcn nnııevcllid yakınlıj;a denir Müimım.
Uıl ki (ey okuyucu!) —Allah sana ikram elsin— şüphesi/ Peygambo (sallallahu aleyhi vc sellem) cahil olanın kalbine düşecek bu gibi huşur lardan munez/ehlir. Bundan Peygamber ^(//ev/)/55r’/(//nym muneüchol. dugu içindir ki. hadîsçilerden birçoğu bu ziyadeyi, yani Peygambe (sallallahu aleyhi ve sellem}\n Mz. Âişe’ye:
—N’elâ' onların olmak şartıyla sözünü kabul eimedilcr.
Çıınku hadîs-i şerifin geliş yollarının çoğunda bu ziyadelik yoktuı Bu ziyadelik sabii olsa bile onun için bir itiraz vaki olmaz, Çünkü,“od. lamı lehinde şart koş” anlamına geldiği gibi, ‘‘onların aleyhindegn koş” anlamına da gelir. (Yani onlara velâyı şart koş. Velâ’sı benimof mak şartiyle anlamına gelir). Nitekim Allahü Teâlâ buyuruyor: “Amma (ezelde) Allah'ın Icvhid ahdini kabullendikten sonra onu bozanlar ve Allah’ın bağlanmasını emrettiği bağları koparanlar (varyaj, işle bunlar, lânci onlara ve yurdun kötüsü cehennem de onlara..."(6.M)
Yine Allahü Teâlâ buyuruyor:
“Eğer iy ilik ve güzellik işlerseniz, kendinize iyilik elmiş olurşuour: ve eğer kötülük ederseniz yine kendinize...” (655).
(Her iki âyette de Cenab-ı Hakk yararı ifade eden ‘‘Lam"ızaranıfa de eden “Ala” yerinde kullamlajak beyan buyurmuştur). BunagörePtv-gamber (aleyhisselâm)\n Hz. (Aişe'ye, onlar için şan koş)mânâsındah sözü ‘‘Onların aleyhine olmak üzere, velâ’nm senin olmasını şartkoj’ demek olur. Peygamberin ayağa kalkıp onlara öğüt vermesi dc, bıa-dan ünce velâ’yı kendileri için şan koştukları geçen işleri icınoluı
Hadîs-i şerif hakkında verilen cevaplardan;
İkinci bir cevap şekli de şöyledir:
Gerçekten Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellemfm Hz. Âişc'yt, “Onlar için şart koş” sözü, bir emir anlamına değildir.
Lâkin, duzellmek ve bildirmek içindi. Yani, velâ‘mn onlar içinjaj; koşulması, Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)\n onlara,
‘‘Vela’ azad eden içindir” sözü ile daha evvel bildirdikten sonra,» lara hiçbir fayda sağlamaz.
Güya Peygamber (aleyhisselâm) şöyle buyurmuş oluyor: Senonlan istersen şart koş, istersen koşma. Çünkü bu şart onlara faydav» Bu görüş Davudice başkasının görüşüdür. Peygamber f5ö//fl//(î/ıı/çifr hi ve sellenıfıu onları levbih etmesi, onların da vclâ’nın kendileniçıi olmasına şart koşulmasına ısrar etmeleri bundan önce bu husus halkında bilgileri olduğuna delâlet ediyor.
Üçüncü cevap şekli: Peygamber (sallallahu aleyhi vcscUem)\n Hz. Âi-şe’ye,
“Onlara vcla'yı şari koş.” demesinin mânâsı...
Onlara velâ’nm hükmünü açıkla ve yolunu gösicr kı; gerçekten vclâ ancak onu azad eden içindir. Bundan sonra PcygumbcT (sallallahu aleyhi vesellcm) bizzat kcndi.si ayağa kalkıp, bu hususta geçmişte verdiği hükme muhalefet ettiklerinden onları lenkıd ve tevbih etli.
Bil ki. (ey okuyucu!) —Allah sana ikram etsin— şüphesiz ki, Yusuf (aleyhisselâmjın onu yapması Allah’ın emri ile olduğuna âyet-i kerime delâlet ediyor. Çünkü. Allahü Tcâlâ buyuruyor kı:
"Bunun tızerine (Yusuf aramaya başlarken) kardeşinin eşyasından önce onların (baba bir kardeşlerinin) eşyalarından haşladı. Nihayet su lasını kardeşinin (ana-baba bir kardeşi Bıinyamin’in) eşyasından çıkardı. İşle biz Yusuf'a (kardeşini geri almak için) böyle bir ledbir oğrellik, yoksa hükümdarın dinine (kanunlarına) göre kardeşini alıkoymasına çare yoklu. Ancak Allah'ın dilemesi bundan müstesnadır. Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz ve her ilim sahibinin üslunde bir ilim vardır" (655a).
İş böyle olduğuna göre, bunda vaki olan hususa itiraz edilmez. Yine Yusuf (aleyhisselûm) kardeşine:
"Mahzun ve mülecssir olma, ben senin kardeşinim." sözü ile diğerlerinin yaptıklarım kardeşine bildirdi.
Artık bundan sonra Bünyamin’in başına gelenler, Yusuf (aleyhtsse-lâmjtn onu yanında alıkoyması, kendisiyle birlikle oturmasını istemekten ibarettir ki, Yusuf (uleyhisselâm)\n sebebiyle, kendisinden kötülük vczararlı hususların yok olacağını ve sonunun kendisi için hayırlı olacağını kesin olarak biliyordu. Allahü Teâlâ’nm; Yusuf (aleyhi5selâm)\ kıssasında zikrettiği:
(ftS.'al Yusuf (a.s ) Sûresi, ûycı: 7fı.