tours estambul ve sosyoloji bilgisi


tours estambul ve sosyoloji bilgisi Said Halim Paşa, İslam! dayanışmanın tcnu’l şartlarından hiri olarak İslam! bir ah lakın gerekliliğin! görür. İnsanlar tarafından ortaya konan değerler si.sieminin hiybir zaman bu ahlakın yerini tutamayacağını, Batıda ortaya çıkan medeniyetin ahlaktan yoksun olduğunu belirtir.tours estambul Batıcı aydınların Milslümanlar arasında mevcut bulunan <tslamî sosyal dayanışmayı kaldırarak, yerine Batının sosyal sınıjlan arasında hüküm süren kin ve rekabeti> koyiîiak gibi bir yanlışın içine düştüklerine işaret eder. Paşa, İslam top-lumunun içinde bulunduğu buhranın nedenini, bu toplumun <labii maddî kanunlan> bilmemesine, Batı toplumlarının içinde bulunduğu felaketin nedenini de <tabii ahlakî kanunlan> bilmemelerine bağlar. 0991:216, 260, 270, 286).

B- Ekonomik TekamülYıldız, Said Halim Paşa’nın önemle üzerinde durduğu kavramlardan birinin de te -kamül olduğunu ve Paşa’nın bu kavramı sosyal ve ekonomik yönleriyle ele aldığını belirtmektedir. (1994:56).
Said Halim Paşa'nın, ekonomik tekamül kavramını daha ziyade teknolojik gelişme, ekonomik ve ilmi gelişme anlamında kullandığı görülmektedir. Nitekim milli gelişmeyi sağlamak için Batı medeniyetinden faydalanmamız gerektiğini, bu faydalanmanın da Batıda ilim ve fen yolunda meydana gelen gelişmeleri takiple mümkün olacağını ifade etmektedir. (1991:97). <Bu ilim ve fenler, bugün Avrupa'dadır. O balde bizim için yapılacak şey açıktır Bu ilim vefenieri AvrupalIlardan öğrenmek... Evet.' Gerek unutmuş bulunduğu -muz tecrübe metodunu vegetek hiç bilmediğimiz yeni bilgileri öğrenmek> (1991:255).
Said Halim Paşa, Batı medeniyetini teknolojik ve maddi ilerlemeden ibaret olarak görmekte (Alperen, 2003:257) ve bu medeniyetten istifade ederken de mümkün olduğu kadar onu millileştirerek kendi çevremize uygun hale getirmemiz gerektiği hususu üzerinde özellikle durmaktadır. (1991:76-77). Batı medeniyetini taklitle içinde bulunduğumuz maddi bunalımdan kurtulamayacağımızı vurgulamaktadır. (1991:72-73). İktisadi tekamülü sağlamak için ilim ve fen yolunda ilerlemenin dışında bir çıkış yolunun bulunmadığını (Yıldız, 1994:58); artık İslam Dünyasının ilim ve fenler karşısında bilgisizliğini gidermekle yükümlü bulunduğunu;tours estambul çünkü <maddi kudret ve saadet, tabiatta mevcut olan nimetlerden faydalanmasını bilenlere nasip> olduğunu; <bu nimetlerden istifade ede -bilmek için ise tabiatı idare eden kanunları tanımak ve bu kanunlardan çıkan ilimlere sahip olmak> dışında bir kurtuluş yolunun olmadığını kaydetmektedir (1991:248).
Sosyal Tekamül
Said Halim Paşa, toplumun ahlaki ve siyasi alanlarda mükemmel hale gelmesini, sosyal tekamül kavramı içinde değerlendirmektedir. (Yıldız, 1994:59).
Paşa, İslam ahlakını, toplumun yapısı ile alakalı bir disiplin olarak görmekte (Bulanık, 2004:38) ve <İslamlaşmak> tezinde toplumumuz için vazgeçilemez bir model olarak ele almaktadır. (1991:184). Nitekim, Müslüman’ın cemiyet hayatına ilişkin ilkelerin İslam ahlakından çıktığını ve bu ilkelerin <hem insanlar arasındaki hürriyet, eşitlik ve yardımlaşma esaslarına, hem de şahsî üstünlüğe hürmet esasına dayanmak> mecburiyetinde olduklarını vurgulayarak İslam toplumlarının ahlak anlayışını ortaya koymuş ve İslam’ın so,syal hayat anlayışının da İslami inançlardan ve <hu inançlara dayalı ahlak
mülün önemli bir unsuru olarak eşitliği görmekte ve <herkesin hür olması demek, ı^ kesin eşit olması> demek olduğunu, hürriyet ve eşitliğin ise <hirhirimize karşıyam^^ laşma> yükümlülüğü doğurduğunu ifade etmektedir. Bunun neticesinde İslam ahlai^^ nın <hürrivet, eşitlik ve yardımlaşma gibi esas düsturlan> ortaya koyduğunu ve bu rurlan <insanlık saadetinin temel şartlan olarak ılan> ettiğini kaydetmektedi, (1991.188-189;.
Görüldüğü üzere Said Halim Paşa, cemiyet ahlakını (toplumsal ahlakı} kavramsal, laştırarak sosyolojinin alanına girmektedir. (Bulanık, 2004:117). Ona göre ferdin ahlaldı olması yeterli değildir. Aynı zamanda toplumda da yüksek bir ahlak anlayışının oluşma-sı ve yerleşmesi gerekmektedir. (Korkmaz, lS>94:57-60; Bulanık, 2004.117).
Said Halim Paşa, toplumun genel ahlakı ve mh seviyesi ne kadar yüksek olursa, hürriyet ve eşitliği, refah ve saadeti de o nispette mükemmel olacağını (1991:192),; bu nedenle bozulan Osmanlı toplumunun ahlaki yapısının bir an önce düzeltilmesinin gerektiğini; harta bunun ilim ve sanattan önce ele alınması gereken bir mesele olduğunu; çünkü ahlaki meziyetlerden mahrum bir toplumun ilim ve sanatta ileri gitmesinin hiçbir anlamı olamayacağmı söylemektedir. tours estambul(1991:103-104) . Ona göre; <sosyal kanunlar ce ■ miyeti kurar ve korurlar. Siyasi kanunlar da onun varlığım nizama sokar ve ilerlemesi ■ ni temin ederler> (1991.111). Paşa. Osmanlı toplumunun <kııwet ve canlılığını tam ola -rak kazanabilmesi için ahlaki meziyetlerin, faziletin ve terbiyenin; ilim ve bilginin önü -negeçtrilmesi>nin şart olduğunu, çünkü <ilmin vasıta, terbiyenin isegaye> olduğunun unutulmamasını istemektedir. (1991.122).
Said Halim Paşa, siyasi tekamül konusuna da değinerek, milletin siyasi ve sosyal hayatı serbestçe kattimasmı, siyasi tekamülün en önemli unsum olarak görmektedir. Nitekim, 'Tabii şartlar altında olgunlaşamamış, memleketinin siyasi ve sosyal hayatına serbestçe katılmamış olan bir milletin, hukuki ve siyasi vazifelerini yerine getirmek zamanı gelince, bir çok hatalara düşmeye mahkum” olacağına dikkat çekmektedir. (1991:55).
Sosyal Değişme, Batılılaşma, Kültür Yabancılaşması, Modernleşme, Toplumsal Çözülme ve Kurtuluş
Said. Halim Paşa, sosyal değişmeye vurgu yaparak her değişikliğin iyilik işareti olamayacağını Ijelirtmektedir. Nitekim gerileme ve çöküşlerin örf ve âdetlerin değişmesi ile meydana geldiğini, âdetlerin değişmesinin bir ilerleme e.seri olması, bu değişikliğin muayyen şartlar altında cereyan etme.sine, yani manevi ve fikri gelişmenin güzel bir neticesi olmasına bağlamaktadır. Adetlerin yenileşmesi ise fikirlerin yenileşmesinden önce de-
Said Halim Pa^a
ğil sonm olmalıdır. <Bir milletin ötf, adet ve geleneklerini bir günde değiştirmeye kdkış -mak, hu örf ve âdetlerin gelişmesine ve geleneklerin teşekkül edip yferleşmesine hükme ■ den temel içtimai kanunlartn bilinmediğine bir delildir>.tours estambul Paşa, <hakiki bir yenileşme ■ nin> zamanla meydana geleceğini, bu nedenle şahsi inanç ve arzulanmızın tesiriyle alelacele meydana getireceğimiz yeniliklerden kaçınmamızı, <zira bu inanç ve arzuları -mız, çoğu kere sosyoloji ilmi esaslarının bilinmemesinden vey^a değişmesini arzu ettiği -miz durumu yanlış değerlendirmemizden iferi geldiğini> tespit etmektedir (1991:53-54).
Said Halim Paşa, XIX. ve XX. asırlarda aydınlanmızın Müslüman toplumlannın gerileme ve çöküşten kurtulmaları için topyekün Batılılaşması gerektiği fikrine karşı çıkmakta; böyle bir sosyal değişmenin mümkün olamayacağını vurgulamaktadır. O’na göre; Batılı milletlerin bugünkü siyasi teşkilatlan, toplumsal değişimlerinden esinlenmiş iyi kötü bir takım günlük tedbirlerden ibarettir. Makul ve tarafsız bir idare temin ve tesLs etmekten çok, söz konusu değişimleri kolay geçiştirmeye hizmet etmektedir. Dolayısıyla Batının sosyal ve siyasî teşkilatlarının mükemmel olduğuna inanmak ve bu milletlerin ^âikseliş ve refahını bunlara bağlayarak taklide koyulmak, hata ve gaflet içinde mutluluk aramaktan başka bir şey değildir... Batıyı taklide yeltenen inkılapçılarımızın, böyle yanlış bir yola girmeleri, Batı medeniyetinin neticelerini, sebepleri zannetmekten doğan pek basit bir mantık hatasına düşmüş olmalarından ileri gelmektedir. Siyasi sistemler bakımından Batı ile İslam’ın anlayış biçimleri arasında farklar bulunmaktadır. Batının siyasî teşkilatı, bir takım toplumsal mücadelelerin ürünü olduğu için, bu gibi mücadelelerin ortaya çıkmasına ve sürmesine uygun bir yapıdadır. Doğal olarak saldırgan ve taraf tutucu bir niteliğe sahiptir. Söz konusu sistemin ahlakî ve İdarî kıymetleri şüphelidir. Çünkü bu sitem, adalet ve başkalannı gözetme düşüncelerini zorunlu olarak savsaklamakta. yok saymaktadır. Sosyal rekabetlerin bulunmadığı İslam cemiyetinin kurduğu siyasi teşkilat, tabii olarak siyasî rekabetlerden uzaktır. Banndırdığı bireylerin anlayışlarına uygun biçimde tarafsızlık, insaf ve adalet duygulannm ortaya çıkmasını sağlayıcı niteliktedir. Bundan dolayıdır ki, İslam milletleri gelişme devreleri boyunca hiçbir zaman -Batıda olduğu gibi- toplumsal ya da siyasal ihtilâller çıkarmaya gerek ve ihtiyaç duymamışlardır. Paşa bu önemli tespitlerden sonra şu hükme varmaktadır: Bu dunım, Müslüman top-lumlan, içinde bulundukları çöküşten kurtarma idealiyle İslam’dan koparmak ve Batılılaştırmak isteyenlerin, ne büyük bir gaflete düştüklerini açıkça göstermektedir. (1991:170-174).
Said Halim Paşa, İslam müesseselerinin değişmezliğinin, gelişemez olmalarından değil, kemâl halinde bulunmalarından kaynaklandığını İfade etmektedir. Yine O, Batıcı aydınlarımızın Batının daima değişen teşkilatlarını mükemmel bulduklan halde, İslam teşkilatlarında görülen sebat ve devamlılığı mükemmellik ve üstünlüğünü delili saymaktan kaçmmalarının anlaşılır olmadığını belirtmektedir. Onlar bu durumu, tam tersine, İslam müesseselerinin gelişme yeteneğinden yoksun oluşunun bir kanıtı olarak görmektedirler. Hor gördükleri toplumsal ve siyasî teşkilatlarımıza, yirminci yüzyılın çok çeşitli ve değişken ihtiyaçlarını karşılayamayacak, <onüç astf> önceki ilke ve kanaatler üzerine kurulu birtakım köhne ve yararsız sistemler olarak bakmaktadırlar. Paşa, söz konusu ilkelerin ne evrensel bir saygıya layık olduğunu, insanlığa armağan ettiği verimli ve göz kamaştırıcı medeniyeti tarihin ispatladığını ve ayrıca bugüne kadar insan düşünce-tours estambul yazdı..