tours estambul ve insan ile din bilgisi8

tours estambul ve insan ile din bilgisi8

 evet yarın sizlere yazan tours estambul dediki Hazret-i Osmân-ı zinnûreyn de, Eshâb-ı kirâmın “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” söz birliği ile, halîfe seçilmişdir. Erkek kadın, o zemânda bulunanlann hepsi. Onun halîfe olmasını istemiş-dir. Bunun içindir ki, İslâm âlimleri “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”, (Hazret-i Osmânın halîfe seçilmesindeki söz birliği gibi birlik, diğer üç halîfenin seçilmesinde hâsıl olmamışdır) dedi. Çün-ki o zemân, çeşidli söylentiler olduğu için, herkes seçim işine çok önem vermişdi. Eshâb-ı kirâmın hepsi seçime katılmışdı. [Seyyid Kutb adındaki zındık, bu hakîkatı anlamış olsaydı, (Osmânın halı fe olması, müslimânlar için uğursuz oldu) diyemezdi. Eshâb-ı kirâ mm sözbirliğine dil uzatamazdı.]

Kitâbı ve Sünneti, ya’nî Kur’ân-ı kerîmi ve hadîs-i şerifleri, biz lere Eshâb-ı kirâm bildirdi. Din bilgilerinin dört temel kayn; dan biri olan (İcmâ’ı ümmet), Eshâb-ı kirâmın sözbirliği demek dir. Bunlann hepsi veyâ birkaçı kötülenirse, yoldan aymldı. bozul du denirse, İslâm dîninin hepsine veyâ bir kısmına güven kalmaz Allahü teâlânm. Peygamberlerin sonuncusu ve Resûllerin en üstü nünü göndermesindeki fâide yok olur. Kur’ân-ı kerîmi hazret-Osmân topladı. Dahâ doğrusu, hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk ile haz ret-i Ömer Fârûk topladı “radıyallahü teâlâ anhüm’’. Eğer bunla ra dil uzatılırsa, âdil olmadıkları söylenirse, Kur’ân-ı kerîme güven kalır mı? Ortada müslimânlık diye birşey kalır mı? Bu işin çirkin liğini, kötülüğünü anlamalıdır. Eshâb-ı kirâmm hepsi âdildirler Onlann Kur’ân-ı kerîmden ve hadîs-i şeri^flerden bize bildirdikle rinin hepsi doğrudur.
Hazret-i Alînin “radıyallahü teâlâ anh” zemânında Eshâb-ı kirâm arasındaki ayrılıklar ve çekişmeler, nefsin istekleri ile keyf için, mevki’ ve makâm ele geçirmek için değildi. Bunlar ictihâd ayrılığı idi. Anlayışda ayrılmak idi. Bir tarafın ictihâdı, yanüşidi. Bunlar, doğruyu anlıyamamışdı. Ehl-i sünnet ve cemâ'at âlimleri bu muhârebelerde hazret-i Alînin haklı olduğunu ve karşısında bulunanların yanıldıklarını bildirmişlerdir. Fekat, bunların yanılması, ictihâddan dolayı olduğu için, hiçbirine dil uzatılamaz. Hiçbiri kötülenemez. Hazret-i Alînin haklı olduğunu kar-şısmdakilerin yanıldığım söyleriz. Çünki Ehl-i sünnet âlimleri böyle söylediler. Fekat, karşısındakilere la’net etmek. Onları kötülemek, taşkınlık olur. Hiç fâidesi olmaz. Belki, söyJeyjf,(,g .
ki Onlar da Resûlullahm Esbabıdır. İçlerinde, Cen-°'“'nSnıniş olanlar ve Bedr gazasında bulunanlar vardır. 'Sa bulunanların günâhları afv edilmişdir. Ahıretde azâb ^tecekleribildirilmişdir. Hadîs-i şerîfde, (Allahü teâlâ, Bedr ia bulunanlara “istediğinizi yapın! Sizin her işinizi afv ey-buyurdu) bildirilmekdedir. Onların içinde, (Brat-i nd-denilen sözleşmede bulunanlar da vardı. Peygamberimiz jİallahü aleyhi ve sellem”, bu sözleşmede bulunanlardan hiçbi-lin Cehenneme gitmiyeceğini bildirmişdir. İslâm âlimleri bildi-,orki,Eshâb-ı kirâmın “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” hep-Cennete gidecekleri, Kur’ân-ı kerîmden anlaşılmakdadır. ladîd sûresinin onuncu âyetinde meâlen, (Mekke feth edilme-len önce, Allah yolunda mallarını verenler ve cihâd edenler, iethden sonra böyle yapanlar gibi değildir. Bunların derecesi da-lıâ yiiksekdir. Allahü teâlâ, fethden önce ve sonra, böyle yapan-^ hepsine Hüsnâyı söz verdi) buyuruldu. (Hüsnâ), Cennet de-mekdir. Görüliyor ki, Mekke şehri feth edilmeden önce ve edil-âden sonra, Allah yolunda mallarını verenlerin ve cihâd edenlerin Cennete gidecekleri müjdelenmişdir. Bu âyet-i kerîmede mal vermek ve cihâd etmek, Cennete girmek için şart olarak bil-Mlmemişdir. Onları övmek için bildirilmişdir. Çünki, Eshâb-ı Kiıaıtıın hepsi böyle idi. Hepsi, Allah yolunda mallarını vermiş ve önad etmişlerdir. Eshâb-ı kirâmın hepsi Cennet ile müjdelenmiş oluyor. Böyle din büyüklerine dil uzatmanın ve kötü gözle bakmanın, insâfdan ve müslimânlıkdan çok uzak olacağını düşünmek lâamdır.
Süâl; Resûlullahm “sallallahü aleyhi ve sellem” vefâtmdan sonra, Eshâb-ı kirâmdan birkaçının doğru yoldan ayrıldıklarım, bozulduklarını ve halîfe olmak için makâm ve mevki’ elde etmek Çin, kötü yollara sapdıklarım ve hazret-i Alînin “kerremallahü teâlâ vecheh” hakkı olan hilâfetini Ondan kapdıklannı söyliyen-'er ve yazanlar oluyor. Hattâ, içlerinde kâfir olanlar da varmış. Önsözlere ve yazılara göre, Eshâb-ı kirâmdan birçoğunun, Cen-netden mahrûm kalacağı anlaşılıyor. Çünki, Sahâbîlik şerefine kavuşmak için, müslimân olmak lâzımdır. Müslimânlıkdan çıkdı-gı, doğru yoldan ayrıldığı söylenen kimsede,
dîs-i şeriflerde bildirilmişdir. Bu iki halîfe, Bî’at-i ndvâns meşinde bulunmakla da şereflenmişlerdir. Bu sözleşmede bî' nanların hepsinin Cennete gidecekleri de, sahih hadîslerle büdi rilmişdir. Hazret-i Osmân, Bedr gazâsmda bulunmadı ise de, Re-sûlullah Ona Medînede kalarak zevcesi olan, [ResûluUahın kızı] hazret-i Rukayyenin hastalığının tedâvîsine çalışmasını emr bu-yurmuşdu. Bedrde bulunanlann kavuşacaklarına kendisinin de kavuşacağını bildirmişdi. Bî’at-i rıdvân sözleşmesinde de, Onu Mekkelilere vazife ile göndermişdi. Onun yerine kendisi bfat buyurmuşdu. Bunu herkes bilmekdedir. Bu üç halîfenin büyüklüğünü Kur’ân-ı kerîm de bildiriyor. Derecelerinin yüksekli^ âyet-i kerîmeler haber veriyor. Kur’ân-ı kerîmden ve hadîs-i şe-rîflerden anlamıyan zındıklann kuru inâdlannın hiçbir değeri yokdur. Şeyh Sa’dî hazretleri, (Gülistan) kitâbmda buyuruyor ki, nazm:
Bir kimse ki, Kurbândan, hadîsden anlamaz,
Cevâb vermemek gibi, ona cevâb olmaz!
Hazret-i Ebû Bekre dil uzatan zmdıklara yazıklar olsun! 0 büyük Sahâbîde küfr ve dalâlet şübhesi olsaydı, ResûluUahın binlerce Sahâbîsi, ilmleri ve adâletleri ile sözbirliği yaparak, Onu ResûluUahın makâmına geçirmezlerdi. Hazret-i Ebû Bekrin halifeliğini kabûl etmemek, zemânlarm en iyisi olduğu hadîs-i şerîfde bildirilmiş olan, o zemânki, otuzüçbin kişiye inanmamak olur. Azıcık düşünebilen kimse, böyle yanlış bir söz söyliyemez. Otuzüçbin müslimânm yanlış bir işde sözbirliği yapdığı ve sapık, bozuk birisini ResûluUahın yerine koyduğu bir zemân, zemânlann en iyisi olmak şöyle dursun, iyi bir zemân bile olamaz. Böyle olduğunu bildiren hadîs-i şerîf, [hâşâ] saçma bir söz yapılmış olur. Böyle söyliyen, böyle yazan zındıklara Allahü teâlâ akl versin, in-sâf versin de, din büyüklerine dil uzatmakdan vaz geçsinler! Re-sûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” sohbetinin, terbiyesinin kıymetini anlasınlar! Hadîs-i şerîfde, (Eshâbımı söylerken, Allahdan korkunuz. Eshâbuıı söylenirken. Onlara saygısızlık yapmamak için, Allahdan korkunuz! Benden sonra. Onlara kötü gözle bakmaymız. Onları seven, beni sevdiği için sever. Onlara düşman olan, bana düşmanlık etmiş olur) buyuruldu. Dahâ ne
yazayım? Açıkda olan bir şeyi bildirmek
tours estambul yazdı ve suındu..