tours estambul ve allah bilgileri55
sizlere bugün en güzel bilgileri yazan tours estambul diyorki bize kâfidir. (Konuşma sesleri öyle çoğaıdı ki, kimin ne dediği belli ol. muyordu). Bunun üzerine, (Çekilin yanımdan) buyurdu (aleyhısselûmjBir rivayette de, evde bulunanlar ihtilâf ettiler. Aralarında mlınakatjyj başladılar. Onlardan bir kısmı;Peygamber (salUdlahu aleyhi ve sellem) bir kâtip gelirin. Peygambt; size kitap yazsın. Bir kısmı i.’ie;
Hz. Ömer’in söylediği gibi söylüyordu.Cevap:(Ehl-i sünnet) imamlarımız bu hadîs-i şerif hakkında diyorlar ki;
Peygamber fsallallahn aleyhi ve.sellem) (bedenine ârız olacak)hastı hklardan dolayı şiddetli sancıların ve baygınlık gelmesinden, bedeninin zahirine buna benzer hususların ârız olmasından masum değildir. Pey gamber (sallallahu aleyhi ve sellem) ağır hasta iken, mucizesini yerecek, şeriatını fesada götürecek sayıklamaktan, noksan ve apık-sapık konulmaktan masumdur. Buna göre hadîsi “HECERE” diye rivayet edenn rivayeti doğru değildir. Çünkü bunun mânâsı sayıklamaktır. Sayıkladığı vakit “HECERE-HECREN” denir. Söylenmesi çirkin görülen birsor söylediği vakit de “EHCERE HÜCREN" denir. Bu hadîsin rivayetin-de en doğru ve evlâ olan yazılmasın (birşey yazmaya ihtiyaç yoklur)dr yenlerin sözlerine göre istifham hemzesiyle "E’HECERF." yani, (sayıklamadımı anlamına) ölarak rivayet edilendir.
Zührî’nin hadîsini rivayet ettikleri gibi, bu hadîsin rivayetinden alıp ettiğimiz rivayetimiz de böyledir. (Yani istifham hemzesiyle ‘‘E’HECERE’’ diyedir).
Muhammed b. Selâmhn tbn Uyeyne’Aen rivayet ettiği. El-Asîlî’ninkitabındaki kendi hattı ile zabtı, başkasının rivayeti dc bu isnad yoluik rivayet edilmiştir. Yine biz bu hadîsi, Süfyan b. üyeyrte’r .ıirivayetinda ölmak üzere Müslim’den vc başkasından rivayet ettik. İstifhamhema-sinin hazfiyle "HECERE" diye rivayet edenin rivayeti bunun(yaniis-tifham hemzesiyle rivayet edilene) hamlolunur. Veyahut şöyle denir:Bu sözleri yani; sayıkladı veya sayıklamadı mı? diyen kimse, Peygambtı (sallallahu aleyhi vesellem)\n durumunun ağır öldüğünü müşahedect ti, ağır ve şiddetli sancılara tutulmasından dehşete düştü. ÇUnkûoa aralarındaki münakaşadan dolayı, peygamberin yazma isteğine uy uyulmaması konusunun ehemmiyetine binaen bu sözü söyleyenneıie diğini bilemiyordu, hattâ bu sözü söyleyen kendi ağzından çıkans6 zün farkında bile değildi. Bunun için sayıklama veya kötü konuşm’ ifade eden kelimeleri Peygaınber (sallallahu aleyhi vese//ew)inağırb talığı yerinde kullandı. Yok.sa bunu söyleyen Peygamber fo/ey/ııs^fl/ıır sayıklayacağına veya kötü konuşacağına asla inanmaz veihtimalu mez. Nitekim onlar korkmayı korunmasına hamlettiler.
Allah sı*ni insanlardan korııyacuklır. iyııphı* ynk ki Allah, kâfirler lopluluRıına nıuvafrakıyyel verıneyeceklir (634).
‘‘E'HÜCRKN” (yani; sayıklama mı?) diye hadîsin rivaycı edilmesine gelince ki, bil l£hu Ishak d Mıisletttirn\\\ Sahih i ffıy/jarfdcki rivayetidir. O da ıivayclinden. Il>n Ahbus (radıyallahu
anhıtma)dnn, tbn OV/>e»’/’iıı rivayetidir. Bu rivayet Peygamber (sallal-lahu aleyhi ve sellcm)'\n yanında ihtilâfa düşen, bir kısmının, diğer bir kısmına söyledikleri sözdür. Yani; Peygamber (sallallahu aleyhi ve sel-!emf\n yanında kötü, çirkin söylüyorsunuz.
Bilginler bu hadîs-i şerifin mânâsı hakkında ihtilâf ettiler. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)\n onlara, kendisine kırtas getirmelerini emrettikten sonra nasıl ihlilâf ederler?
Bilginlerin bir kısmı diyor ki; Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem/in emirlerinin vacip olması, mendup olması veyahut mubah olması karinelerle anlaşılır. Belki, (evde bulunanların) bir kısmına. Peygamber (aleyhisselâm)\n sözlerinin delâletinden anladıkları husus zahir olmuştur ki, Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)\n buyurduğu kesin bir emir değildi. Bilâkis, öyle bir emir idi ki, onların ihtiyarına bırakmıştı. (Evde bulunanların) bir kısmı ise bunu anlamadılar da. Peygambere (sallallahu aleyhi ve sellem) bu hususu sorup öğrenin dediler. Vakta kı onlar aralarında ihtilâf ettiler (bir şeyde karar kılamadılar) Peygamber (aleyhisselâm) emrinden vazgeçti. Çunkiı bu emri kesin değildi. (Çünkü kesin bir emir olsaydı Peygamber (aleyhisselâm! onu terketmezdi.) Hz. Ömer (radıyallahu anh)\n reyini doğru görmeleri de (peygamber de dahil olmak üzere) peygamberin emrim terketmesıne sebeb olmuştur.
Sonra bu bilginler dediler kı: Hz. Ömer (radıyallahu anh)\n bu işten kaçınması, ya o halde iken kitabı yazdırmasını üzerine almasından kendisi zahmet ve meşakkat çekeceğinden korkmasından idi. Nitekim Hz. Ömer (radıyallahu anlı):
—Peygamberin (sallallahu aleyhi ve sellem) hasialığı ağırlaştı, demiştir. Veyahut da Hz. Ömer (radıyallahu anlı) Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)'\n, ümmetinin yerine getirmekten âciz kalacağı ve boylece emirlerine muhalefet etmek suretiyle günaha uğrayacakları hükümleri yazmaktan korktuğu için. Hz. Ömer, bu işlerde ümmet için daha uygun olan şeyin, içtihadın geniş tutulması, maksadın açıklanması için geniş düşünülmesi ve doğruyu talep olduğunu görüyordu. Böylece içtihadında isabet eden de, hata yapan da sevap almış olur diyordu. (İçtihadında isabet edene iki. hata edene bir sevap yazılır). Hz. Ömer (radıyallahu anh) dinin esaslarının teessüs edip şeriatın tekarrur ettiğini biliyordu. Ve Allahü Teâlâ buyurmuştur ki;
‘‘...Bugün sizin için dininizi kemâle erdirdim, üzerinizdeki ni'nj, mi tamamladım ve size din olarak “Islâm’ı" seçtim (635). Peygamber (sal/al/ahu aleyhi ve sellem) de şöyle buyuruyor: —Ben size Allah’ın kitabını, ehl-i beytimi vasiyyet ediyorum ( Hz. Ömer (radıyallahıı anh)\n “Bize Allah 'm kitabı kâfidir"iüıSi\f hususta kendisiyle münakaşa edenin sözlerini reddetmektir. YokaPt» gamber (sallallahıı aleyhi ve sellemjin sözünü reddetmek defildır Rivayet ediliyor ki, Hz. Ömer (radıyallahıı anh). Peygamberintjjj lallahtı aleyhi ve sellem) evinde yazılanlar, münal'ıklara ve kalbleriluj ta olanlara ulaşıp, dedikodu yapmalarından ve Rafızilerin hilafeti(Hi Ali’ye) vasiyyet etti dedikleri gibi gerçeğe uymayan sözlerle iftirada^ Ilınmalarından endişe ediyordu.
Başka bir rivayette de şöyle deniliyor;
Peygamber (sallallahıı aleyhi ve sellem)\n (evinde bulunanlara)gtE-niz demesi, onlarla müşavere etmek ve bu hususta ittifak mı ederfe, yoksa ihtilaf mı ederler diye imtihan etmek için idi. Vakta ki aralanıldı ihtilaf vukubuldu. Peygamber (sallallahıı aleyhi ve de sözünde vazgeçiverdi.
Diğer bir zümre bilginler de zikri geçen hadîs-i şerifin mânâsı hal kında diyorlar ki:
Gerçekte hadîs-i şerifin mânâsı, şudur: Bu kitabı yazma hususunda Peygamber (sallallahıı aleyhi ve sellem) (onların isteklerine) ceıapıcn-yordu. Yoksa ilk önce kendisi bunu emretmiş değildi. Bilâkis,şahabı-Icrinden bazısı bunun yazılmasını istedi de onların isteklerine cevap veri Sahabelerinden bazısı ise Hz. Ömer (radıyallahıı anh)'mz\Vfc[t\fım\ı^ rüşünden dolayı vasıyyetin yazılmasını hoş karşılamadılar. (Aralannda ihtilaf çıkınca bu vasiyyet yazılma işinden vaz geçildi).
Bu kıssa hakkında, Abbas (radıyallahıı anh)\n Ali'ye söylediği. Haydi bizimle gel. ResıVıtllaha (sallallahıı aleyhi ve sellem) gidelim. Ek kendisinden sonra hilafet işi bize tahsis edilmiş ise, bunu öğrenmişök ruz. (Sonra bize kimse karşı çıkamaz)” sözü ve Hz. Ali’nin bunuivı karşılamayıp amucası Abbas’a dediği;
“Allah’a yemin ederim ki ben gitmem.” (637) sözü ile delil getirivoı
Ve yine Peygamber (sallallahıı aleyhi ve .sellem)\n:
kitabı ile baj^başa bırakmak ve benden istedi^ini/i, benden islememeniz daba hayırlıdır" sözü ile de delil gelirdiler.
Peygamberden (sallallahıı aleyhi ve selicm) yazılması istenen husus kendisinden sonraki hilafet işi ve hilafet işinin tayin edilmesi olduğu da rivayet edilmektedir.
Yine Peygamber (sallallahıı aleyhi ve sellcmfm şu hadîs-i şerifin mâ-•nâsı nedir ki, onu bize, Fakih Ebu Muhammed el-Huşeni, Ebu Ali el-Taberi, Ahdülgafır el-Farisı, Ebu Ahıned cl-CulUdi, İbrahim b.SUfyan, Müslim b.el-Haccac, Kuieybe, Leys, Said b.Ebu Said, Salim Mevla en-Nasnyym'den rivayet etmiştir. Diyor ki; Ben. Ebu Hüreyre'nın, Peygamber (aleyhisselâm)dan şöyle buyurduğunu işittim dediğini işittim;
—Ey Allah'ım! Muhammed şüphesiz beşerdir. Beşer öfkelendiği gibi. o da öfkelenir. Ben senden söz aidim. Muhakkak sen sözünü yerine getirirsin. Hangi mü’mine ben eziye' eltim ise, veya O’na kolu sözsöy-Icdimse, veyahut kendisine sopa vrrdumsa (elimle veya emrimle) bunları O'nun için (günahlarına) kefaret kıl. Onları kıyamet günü sana yaklaşmaya sebeb olacak ibadet kıl (638).
“O kimse ki o bedduaya müstahak değildi." diye gelmiştir.
Daha başka bir rivayette de şöyle varid olmuştur;
—Müslümanlardan herhangi bir adama, kolu söz soyledimse, veyahut ona lâ’nel etlim ise, veyahut da (had için) ona sopa vurdum (veya vurdurdum ise), bunları onun gılnahlarmın temizlenmesine vesile, O’na rahmet ve sana yaklaşması için sebeh kıl (639).
(Bu çeşitli şekilde rivayet edilen hajîs-i şerifin mânâsı nedir?) ve nasıl doğru olur, Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)\n la’nele müstahak olmayan kimseye la’net etmesi, f ötü söze müstahak olmayan kötü söz söylemesi, veyahut müstahak olmayan kimseye sopa vurması. Bu zikredilenlerden Peygamber (aleyhisselâm) masum olduğu halde öfkeli iken bu gibi şeyleri nasıl yapardı?
W») İmam Mus/mı, Sahih 45, Kıiabıı’l Dırrı vc's-Sıla 25 İlah» Men La’cnchu'ıı Ncbı>yU (j a.v.) de Wl (2400) Hz.8V (2h0l)-2602, V0(260l) Hıirvyrc^l (...) de yme ondan olmak dene
Bil ki (ey okuyucu!) —Allah kalbine genişlik versin— Pcygambtrfij^ lallahu aleyhi ve 5ellenı)\n “O, ona layık değildi” sözünün mânâiı;^ nin katında gerçek hükmü bakımından O buna layık değildi, Çsri^ Peygamber fsallallahu aleyhi vesellem)\n hükmü zahire idi. NitekimPfv gamber (aleyhisselâın):
(“Biz/.ahire hükmederi/. Gi/li olanların hükmünü Allah >erir.'‘|^ yurmuşlur.